Bir Eylül Dünya Barış günü münasebeti ile birçok kesim ve birçok İnsan barış sloganları ile alanlara inmekte ve eylemler yapmaktadır.
Barış tüm insanların tüm zamanların istediği ama bir türlü yakalayamadıkları ortamdır, bu yüzden hepimiz bu ilahi mesajın peşinden koşmaktayız.
Allah sırf insanların arasında barış hakim olsun ve kardeşçe yaşasınlar diye Peygamberler ve kitaplar göndererek onlara barışın yollarını göstermiştir.
İnsanoğlu sırf aç gözlülüğü ve hırsı yüzünden bu yola girip bu ortamda tüm insanlarla bir olamıyor.
Adem ile Havva’nın çocuklarından başlayan yeryüzü fitne ve çatışma ortamı bu güne kadar sürmüştür.
Gelen Peygamberler ve indirilen kitaplar, insanların barış içinde yaşamalarına bir türlü imkan sağlayamamıştır.
Dünya ya hakim olmak ve emperyalist emellerini gerçekleştirmek için İnsanın insanı ezdiği ve yok ettiği şeytani sistem her zaman hakim olmuştur.
İyiler ile kötülerin, ezenler ile ezilenlerin, sömürenler ile sömürülenlerin savaşı olarak bilinen bu dünyadaki güç ve hakimiyet savaşı hiç bitmemiştir.
Ezilenler ve haksızlığa uğrayanlar, sömürülenler ve talan edilenler barış çığlıkları atarken her nedense o ezilen kitle kendisine reva görülen haksızlığı ve baskıyı unutarak, empati yeteneğini yitirerek, elindeki güç ile bu sefer kendisi ezmeye sömürmeye ve savaşmaya başlıyor!
İşte bu nedenlerden dolayı dünya bir tarihi tekerrür yaşıyor ve sürekli savaşlara sahne oluyor, her zaman savaş hakim oluyor.
Özellikle günümüz emperyalist sistemlerinde, ne kadar insani ve ne kadar ilahi olduğunu söylerse söylesinler, güç ve imkan ellerine geçtiği an en büyük sömürü ve en büyük ezici güç oluyorlar.
Geçenlerde beni ziyaret eden bir sivil toplum kuruluşu yetkilileri ile barış günü ve toplumsal barış üzerine yaptığımız sohbette şunu tespit ettim.
Biz hep barışık olduğumuz kendi çevremizdeki, fikir daş ve dava arkadaşlarımıza barışı götürüp onlara reva görüyoruz.
Oysa barış, savaşan, küsen, kırılan, ezen ve ezilen arasında, olur, barışık kitleler ve insanlara ne kadar çok barış sloganı atarsanız atın toplumsal barışın sağlanması mümkün değil.
Yani problemleri olanlara ve düşman olanlara, kan davası ve mal davası olanlara bu barış düşüncesini ve fikrini aşılamak gerekir.
Biz kendi siyasilerimize, kendi sivil toplum örgütlerimize ve kendi çevremize barış deyip onları barış mitinglerine ve toplantılarına davet edip, esas problemli olanlara ise düşman ve öteki gözü ile bakacak olursak, amacımıza ve barış özlemimize kavuşmamız mümkün olmayacaktır.
Şu parti bu parti demeden, şu katil bu azgın demeden, bu bizden değil, demden, kan davalımızı ve yüzlerce masumun katili olsa dahi herkese bu bilinci aşılayıp herkesi bu barış ikliminden faydalandırmaya çalışmalıyız.
1 Eylül Dünya Barış gününde herkese ve her kesime barış gelmesi dileği ile Dünya Barış Gününüzü Kutlar Dünya ya Barışın ve kardeşliğin hakim olmasını dilerim.