?>

ALTIN DÖVİZ VE GIDA FİYATLARINDAKİ YÜKSELİŞ

MEHMET BAŞARAN

3 yıl önce

Pandemi sürecinde dünya ekonomilerinin hemen hemen hepsinde küçülmeler yaşandı. Bu sıkıntıları gidermek ve ekonomilerini canlandırmak için başta Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş ekonomiler piyasaya aşırı bir nakit pompalama yoluna gittiler ve aynı zamanda enflasyon kaygılarını ortadan kaldırmak için de  para politikaları üzerinde farklı stratejiler uyguladılar.

Hem bu stratejilerin yansımaları hem de dünya genelinde artan enerji fiyatları ve bu artışların enflasyona etkisine yönelik yarattığı endişelerle beraber para birimleri dolar karşısında değer kaybetti. Buna ülkemizdeki iç para politikasının yansımaları da eklenince döviz ve altın fiyatlarının yükselmesine sebep olmuş ve hâlâ da etkileri devam etmektedir.

Doların küresel olarak güçlenmesiyle TL değer kaybı yaşamakta ve akabinde de enerji ve gıda fiyatlarındaki yüksek oranlı zamlar da ardı arkasına devam edince vatandaş oldukça sıkıntılı bir sürecin içine girmiştir. Durum böyle olunca haliyle vatandaş da soruyor bu artışların sebebini. Dünya iki yıldır süren Pandemi sürecinin ekonomik açık ve zararlarını kapatmaya çalışırken Ülkemiz özelinde yaşanan kuraklık,  sel, dolu, don, aşırı sıcak gibi hava değişikliklerine ve iklime bağlı doğal afetlerin gıda fiyatlarında artışların sebebinde önemli faktörler olsa da genelde sebepler çoktur. Bunları sıralayacak olursak;

- Pandemi nedeniyle ülkeler ürettiğini stoklama yoluna gitmesi

- Pandemi etkilerini azaltmak için gelişmiş ülkelerin uyguladığı ‘bol para’ politikası hammadde fiyatlarında yükselişe sebep olması

- Döviz kurlarındaki artışın fiyat yükselişlerinde de etkili olması

- Üreticinin artan girdi maliyetlerinin, son ürünlere zam olarak yansıması

- Spekülatif hareketler ve stokçuluk mantığı

- Son dönemde ülkemizde yaşanan kuraklık

- Özellikle yaş meyve ve sebze başta olmak üzere birçok üründe yüksek fire oranları, kayıplar ve israfın, fiyatların artmasında etkili olması.

- Ürünlerin üretim bölgesinden tüketim bölgesine taşınmasındaki lojistik maliyetler, köprü, yol ücretleri ve diğer vergiler maliyetlerin ve fiyatların artmasına yol açması.

Özetle anlıyoruz ki, gıda fiyatlarının artmasında tek bir neden yok. En önemli neden yanlış tarım ve dış ticaret politikasıdır. Girdi fiyatları artarken ürünün fiyatı aynı oranda artmadığı için çiftçi zarar ediyor. Zarar eden çiftçi üretimi azaltıyor veya tamamen çekiliyor.

Üretim azalınca da fiyatlarda doğal olarak artıyor.

Düşünün ki; Bir çiftçi veya başka bir üretici üreteceği ürün için önce bir alana araziye sahip olmak istiyor, bakıyor ki arazi fiyatları ve kiraları almış başını gidiyor.

Arazisinin olduğunu farz edelim bu arazisinde bir sulama sistemi kurmaya çalışıyor bakıyor ki enerji fiyatları almış başını gidiyor. Bunun yanı sıra traktör, mazot, gübre, ilaç, tohum, makina, teçhizat gibi girdilerinin hemen hemen hepsi ithal edilip döviz kuru üzerinden alınıyor bu da haliyle ürünlerin girdi maliyetlerine direk etki ettiği için bu ürünlerin piyasa fiyatlarının da yüksek olmasına sebep olup toplumda spekülatif hareketler doğuruyor. Ülke çapında ciddi bir kuraklık var.

Ekim yaparken ona göre program yapılması gerekiyor. “Buğdaya bağlı makarna, un ve hububat fiyatları yükseliyor. Rekolte düşük. Neden? Çünkü üreticiler, bir dönüm başına dikmiş oldukları ürün performanslarını geçtiğimiz yıllara göre alamadılar. Dolayısıyla % 30 kayıp var. Bu da ürüne % 30 zam demek. Bazı tarla sahiplerinin geçtiğimiz yıl işçilik maliyeti çok yüksek, ürün para etmiyor, üründen maliyeti çıkaramıyoruz diye tarladan ürünlerini toplayamadıklarına şahit olduk.

Netice itibariyle gelinen nokta ve yaşanılan süreçte ne üretici istediği nitelik ve fiyata ürün üretebiliyor ne de tüketici bu ürünleri almaya imkan ve olanak sağlayabiliyor. Böylesi bir ortamda yatırımcı da yatırımını yapmaya cesaret edemeyeceği gibi vatandaş için de iktisadi hayat büyük sorunlara ve toplumsal travmalara yol açacaktır. Altın ve döviz dalgalanmalarının içinde her geçen gün katlanan yüksek fiyat artışları geçim sıkıntılarını arttıracak aile içi huzursuzlukları tetikleyecek ve manevi boşlukları da beraberinde getirecektir.

Bu sebeplen özellikle ve öncelikle ÜRETİME ve ÜRETİCİ'ye üretim alanları açılmalı bu alandaki sorun ve sıkıntılar giderilmelidir.

- ÜRETİM konusunda ivedilikle çok kapsamlı bir plan hayata geçirilmeli. Ciddi gerçekçi ve planlı bir tarım politikası geliştirilmelidir.

- Üretim yapacak üreticiler için girdi fiyatları mutlaka düşürülmeli. Girdiler üzerindeki vergiler kaldırılmalı, destekler artırılmalıdır.

- Çiftçinin üretim yapmasını kolaylaştıracak, girdilerin temininde ve ürünlerin satışında etkin ve sürekli alternatifler sağlanmalıdır.

-  Hayvancılık sektöründe Et ve Süt fiyatlarını direkt olarak etkileyen “YEM”de, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

- Temel gıda maddelerinde KDV oranları gözden geçirilmeli gerekirse düşürülmelidir.

- Spekülatif hareketlere karşı denetimler arttırılmalı, haksız rekabetin önüne geçilmelidir.

Aksi takdirde sadece Tarım Kredi Marketlerinin yaygınlaştırılması, etiket ve fiyat denetimleri ile bu sorunların çözülebileceği mümkün görülmediği gibi serbest piyasa ekonomisinde etiket ve fiyatlara müdahalenin de çok kolay bir iş olmadığı apaçık ortadadır. Olayı sebepleri üzerinden çözüme kavuşturmadan sonuçları değiştirmemiz mümkün olmayacağı gibi sorunlar giderek artacak merdiven altı üretim faaliyetlerinin devreye girmesiyle sahte zeytinyağı, kaçak et, içerisinde süt olmayan peynirlerin ortaya çıkması da kaçınılmaz vakalar olacaktır…

YAZARIN DİĞER YAZILARI