?>

AİLE SALTANATINDAN, ÇETE DEVLETİNE…

M. Şah Ayaz

2 yıl önce

Bu günlerde Kemalistler ile Osmanlıcılar arasında yoğun bir atışma savaşı var, saltanatçılar ecdadımız diyerek, İzmir konserinde sarf edilen sözleri eleştirmekte, Kemalistler ise Hain ve İngiliz ajanı son Osmanlı saltanatı padişahı Vahdettin Hain olduğunu iddia ederek belgeleri ortalığa saçmaktadır.

Kim doğru, kim yanlış, bilemem çünkü bu güne kadar her ik tarafın yanlış ve yanlı tarih kitaplarında işin doğrusu anlaşılmış değil.

Bir aile saltanatı olan Osmanlıya siyasal İslamcıların sahip çıkmasına bir anlam veremiyorum, bu saltanatta ne İslam vardı, ne milliyetçilik, ne de demokrasi ve hak hukuk…

İşte bu günkü oligarkların yaşam biçimi gibi, rahat yaşam ve aile çıkarları için, savaş çıkarıp, savaşları bitiren ve toprak verip toprak alan saray sistemi.  

Vahdettin İngiliz ajanı olsa ne olur, Dindar ve İslam dini fedaisi olsa ne olur, onun için aile ve sarayın çıkarları ön planda ve saltanatının uzun sürmesi

Yani bu coğrafyada yaşayan ( Osmanlı İmparatorluğu) halkların, ulusların, dinlerin ve din mensubu insanların hiçbir hak ve hukukları olmamıştır.

Bakın Osmanlı arşivlerine İmparatorluğun, hukuk ve yaşam standardı, halkın geçimi ve tarım politikası, ticari faaliyet ve özel sermaye…

Bakın imparatorluğun ekonomi politikaları ve hukuk sistemine, her ulus kendi din ve ekonomik sistemi, yaşam ve sosyal sistemi…

Bu tolumda önce saray ve sonra saray olduğu için, Vahdettin de diğer sadrazamalar gibi sarayın ve kendi ailesinin çıkarlarını ön planda tutarak, hiçbir hesap yapmadan, emperyalist güçlerin baskısına boyun eğerek, imparatorluğuna ve sarayına son vermiştir.

O dönemde yani emperyal güçlerin bu coğrafyayı talana ederek, paylaştıkları dönemde hiçbir kahraman bu baskılara boyun eğerek, saltanatını sürdürmesi mümkün olmamıştır.

Böl ve Yut politikası ile Afrika, Ortadoğu, Asya ve Avrupa da her imparatorluk bölünerek, başlarına birer kukla konularak, devletleştirilen ulusların tamamı bu süper güçler denilen güçlerin kontrolünde birer uydu devlet olmuşlardır.

Türkiye de Mustafa Kemal Atatürk daha önce durumu anlayarak, bu sisteme uyan ve bu yeni dünya sisteminde, kısa sürede bir ulus devlet çıkarmaya başarılı olan askeri bir komutan.

Tabi o ve ekibi kısa sürede ulus devlet, bilincini Türk Milliyetçiliği ile yoğurarak, yeni bir ulusun ortaya çıkmasına ve belli sınırları, belli ilkeleri olan bir ulus devlet.

İşte bu ulus devlet ekonomik ve siyasi olarak, o zamanın emperyalist gücü olan İngilizler ile iş birliği yapmak zorundaydı ve onların sermayesi ile geliştirilen ticaret, sanayi ve tarım belli bir aşamaya getirildi.

Saray rejimi ve onun etrafındakiler ise aynı emperyal güçler tarafından saf dışı edilerek, İttihat ve Terakkii çetelerine daha çok güven duyup, aile imparatorluğu yerine çete devletini tercih etti.

Bu gün bu çete devletinin acılarını ve sancılarını çekiyor bu çetelerden kurtulma yollarını arıyoruz, barış ve özgürlük, ekmek ve emek için, bir an önce bu sistemin değişmesi ve bu çağdışı iki sisteminde tarihin çöplüğüne atılması gerekir.

Ne aile devleti, ne çete devleti, tek kurtuluş, sosyal, hukuk devleti için demokratik bir yapıya kavuşmak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI