Kahvaltı için sorun yoktu, çünkü yumurta ve meyvelerden oluşan kahvaltıya eşlik eden krep ekmek ve reçellerle sorunsuz bir yemek yemeyi planladık.
Et ve yağlarındaki domuz kaynağı ve hayvan kesim usullerinin inancımıza ters düşmesi nedeniyle diğer öğünlerde ise yemek yememe kararı aldık.
Ancak bisküvi ve tavuk etlerini bulduğumuz yerde af etmiyorduk. Ama ekmek tüketmeden geçirdiğim bir tatil olması beni memnun ediyordu.
Karnımızı doyurduktan sonra Newyork’u bir turist gibi gezmeye başladık. Eğer siz bu şehri en iyi şekilde gezmek istiyorsanız, her köşe başında biletleri satılan ve gün boyu geçerli olan üstü açık otobüsleri tercih etmelisiniz.
Kişi başı 40 Dolar olan bu otobüslerle şehrin tüm önemli ve gezilecek yerlerini gün boyu in bin şeklinde gezebiliyorsunuz.
Newyork geçmişi 60 yılı bulan yeni ve tamamen çok yüksek binalardan oluşan, geniş cadde ve sokaklardan oluşan modern ama bakımsız bir şehir!
Finans ve bankacılık sektöründe çalışan bu şehrin beyazları gün boyunca bu yüksek ve devasa binalarda yaşarken, gündüz sokakları zencilere ve onlara hizmet eden yarı kölelere bırakmaktadırlar.
Geceleri ise beyazlar eğlenmek ve gezmek için son derece lüks araçlarında ve renkli ışıklar arasında görünmeye başlarlar.
Yani Newyork gündüz siyahların gece beyazların şehri olarak tanımlayabileceğimiz bir şehir. Tarih ve medeniyetin olmadığı, çelik ve beton yığınlarından oluşan canlı ve hareketli bir şehir.