Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyelerine yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırıda 32 kişinin hayatını kaybetmesi ve 100’den fazla kişinin ise yaralanmasına ilişkin açıklama yaptı. Yapılan açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekilleri Ali Atalan, Saadet Becerikli ve Ayşe Acar Başaran’ın yanı sıra İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağatır, STK Temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. HDP Batman Milletvekili Ali Atalan, açıklama öncesi yaptığı konuşmada, Barış için parlamentonun üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Atalan: “Bizler bu katliamı yapanları lanetliyoruz. Bu katliamı Kobane’de ve Rojava’da yaşanan başarıyı hazmedemeyenler, tahammül edemeyenler tarafından yapıldığını düşünüyoruz. 300 genç Kobane’nin yeniden inşasına yardım etmek için orada bulunuyordu. Ancak vahşi bir saldırıya maruz kaldılar ve 32 canımız şehit oldu. Hiçbir zaman DAİŞ ve benzeri örgütlerden korkmadık ve bu tür saldırılar bizi yıldırmayacaktır, geri adım atmamız söz konusu olmayacaktır. Bu tür saldırılar bizi yıldırmayacak aksine daha güçlü bir şekilde Kobane ve Rojava’ya desteklerimizi arttıracaktır. Barış için parlamento üzerine düşün görevi yerine getirmeli ve Barış Süreci yeniden başlatılmalı. Barış ve özgürlük mücadelemiz devam edecek. Suruç’ta yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı diliyorum.” dedi.
“GÖNÜLLÜLER HEDEF SEÇİLDİ”
Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nde meydana gelen bombalı saldırıyı kınayan İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi, Halkların Demokratik Partisi (HDP), STK Temsilcileri ve vatandaşların katılımı ile bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasında İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağatır: “5 Haziran günü Diyarbakır’da HDP mitingine bombalı saldırı yapılması, seçimlerden sonra Diyarbakır’da sivil insanların paramiliter gruplar tarafından katledilmesinin önlenmemesi ve son olarak 20 Temmuz’daki Suruç katliamının yaşanması güvenlik önlemlerinin alınmaması bakımından iktidarı zan altında bırakmaktadır. Türkiye’de yaşayan insanların can güvenliğinin sağlanamaması karşısında, herkesin kendi güvenliğini sağlaması ile ilgili çağrılar yapılmasına tepki gösterilmesi anlaşılmazdır. Bir ülkede bu kadar rahat insanlığa karşı suç işlenip, toplu katliam yapılabiliyorsa o ülkede güvenlik ve istihbarat birimlerinin görevini yapmadığını kabul etmek gerekir. Suruç’ta 32 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği ve yüzlercesinin yaralandığı hadise; mevcut hükümet ve devlet yetkililerinin temel politikasını bir kez daha ortaya koymuştur. Bu barbarca saldırı öncesinde yaşanan özellikle seçim döneminde HDP ve diğer muhalif gruplara yönelik saldırıların aydınlatılmamış olması Suruç’ta katliama zemin hazırlamıştır. Devletin içindeki karanlık eller bu katliamı direkt yer almamış olsa bile hem daha önce yapılan saldırılara göz yumması hem de göstermiş olduğu güvenlik zafiyeti bu katliamın yaşanmasına sebep olmuştur. Hedef olarak Kobane’nin inşası için Suruç’a gelen gönüllü yurttaşların seçilmesi bu açıdan tesadüf değildir. Faşist DAİŞ çeteleri tarafından yakılıp yıkılan, YPG’nin ve Rojava halklarının direnişi ile çetelerden kurtarılan Kobani’nin yeniden inşası için Suruç’a giden Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonları (SGDF) üyesi gençlerin konakladığı Amara Kültür Merkezine DAİŞ çeteleri tarafından alçakça bir bombalı saldırı gerçekleştirilmiş ve 32 insanın hayatını kaybetmesine ve yine onlarca insanın yaralanmasına sebep olunmuştur. DAİŞ ve arkasındaki güçler, Rojava’da aldıkları yenilgileri sivil halka yönelik vahşi saldırılarla Kuzey Kürdistan’a ve Türkiye topraklarına taşımak istemektedirler. İnsan Hakları Derneği olarak Suruç’ta gerçekleştirilen alçakça saldırıyı şiddetle kınıyor, şehit olan gençlerimizin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.” dedi.