HÜDA PAR Sason İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan Durmaz, “Toplumsal Islah ve Sorumluluklarımız” konulu bir konuşma yaptı. “İMAN VE KÜFÜR MÜCADELESİ KIYAMETE KADAR DEVAM EDECEKTİR” İnsanlık tarihinin Hz. Adem’in yaratılışıyla başladığını vurgulayan Durmaz, “Cenabı Allah, ‘Yeryüzünden bir halife yaratacağım’ deyip Hz. Adem’i yaratınca ve ona bazı üstünlükler verince, İblis kibir ve gurura kapılmış ve Allah’ın emrine karşı gelmiştir. İşte o gün şeytan ve Allah’ın halifesi olarak yaratılan insan arasında bir mücadele başlamıştır. O mücadele günümüze kadar devam etmiş ve kıyamete kadar da sürecektir. Bu mücadele hak ve batıl, iman ve küfür mücadelesidir. Bu mücadele; Allah’ın emirlerine uyup iman ve hidayet silahıyla donatılan Müslümanlar ile şeytanın telkin ve vesveselerine uyup nefsinin esiri olan bedbahtlar arasında yaşanan bir mücadeledir.” dedi. “Âlimlere neden öğretmediniz diye sorulmadan, cahillere neden öğrenmediniz diye sorulmaz” İnsanların sorumluluklarının bildikleri oranında olduğunu aktaran Durmaz, “Herkes bildiğini yaşamak ve topluma aktarmak durumundadır. Bilen insanlar ile bilmeyenler bir olamaz. Tabi bilenlerin, özellikle de âlimlerin sorumluluğu elbette daha fazladır. Hz. Ali’nin, ‘Âlimlere neden öğretmediniz sorusu sorulmadan, cahillere neden öğrenmediniz sorusu sorulmaz.’ sözü çok anlamlıdır. Her Müslüman Allah’ın emir ve yasaklarını, İslam’ın hükümlerini ve Peygamberimizin sünnetini önce yaşamak, sonra da yaşatmakla mükelleftir. İslam bize bugüne kadar pak ve temiz bir şekilde ulaşmışsa, bizim de bunu bizden sonrakilere ulaştırmak sorumluluğu vardır.” şeklinde konuştu. “YERYÜZÜNÜN ÖĞRETMENİ OLMAK İÇİN, GÖKYÜZÜNÜN ÖĞRENCİSİ OLMAK GEREK” ‘Yeryüzünün hayır kervanı olmak zorundayız’ diyen Durmaz konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Aliya İzzetbegoviç bu konuda ne güzel ifade etmiştir: ‘Yeryüzünün öğretmeni olmak için, gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir.’ Toplumun kurtuluşu, insanlığın hidayeti için gece gündüz çalışsak azdır. Bizim asıl gayemiz Rabbimizin rızasına nail olmaktır. Bu bizim için çok önemli ve işlerimiz arasında en öncelikli olandır. Bizlerin asıl ve öncelikli görevi işte budur; Kur’an ve sünnet doğrultusunda sahil-i selamete ulaştıran İslam’ı tam manasıyla yaşamaktır. Yüce değerlere sahip davamız için mücadele etmek, beşeri düşünce ve fikirler için mücadele etmekten daha ehemmiyetli değil midir? Ki bizim davamız, hizmet etmeye en layık davadır.”